Toplu ulaşım sektörünün uzman isimlerinden Özulaş AŞ. Genel müdürü İsmail Yolcu, sektörün sıcak gündemi Otobüs kazaları ile ilgili önemli tespitler yaptı.
ÖZEL HALK OTOBÜSÜ KAZALARI VE ANALİZ
Özellikle son zamanlarda, toplu taşıma araçlarının karışmış olduğu trafik kazası ve araç içinde şoför-yolcu arasında tartışma vakalarında artışlar dikkati çekmektedir. Kısa süre içinde ve üst üste gelen bu kazaların nedenleri konusunda polis raporuyla kesinleşenler hariç tespitler devam etmektedir. Kazaların nedenleri henüz tam olarak tespit edilmemiş iken, peşinen şoförlerin veya top yekun ÖHO camiasının suçlu gibi görülmesi, doğru olmadığı gibi bu durum vatandaş nezdinde ÖHO hakkında ön yargıya ve telafisi olmayacak problemlere neden olacaktır. Bu itibarla uzmanlarca kesin tespit yapılmadan tahminlere dayalı açıklama ve değerlendirme yapmak, görüş beyan etmek doğru ve objektif olmayacaktır. Her olayda sıcağı sıcağına ve ön bilgilerle değerlendirme yapmak genellikle eksik, hatalı ve sübjektif olur. Bu itibarla uzman raporlarını beklemek daha doğru olacaktır.
İstanbul da meydana gelen son 5 kazaya baktığımızda, 2 aracın 2014 model ve yeni nesil, 2 adedinin 0-5 yaş arası, 1 adet aracın da 10 yaş üstü model olduğu görülmektedir. Polis Raporunun incelenmesinde, kazanın trafiğin hızlı aktığı Yeni Şile Yolunda çok süratli ve slalom yaparak seyreden bir otomobilin kontrolden çıkarak önce başka bir özele araca daha sonra ise Özel Halk Otobüsüne çarpması neticesinde meydana geldiği, İETT’den emekli ve son derece tecrübeli ÖHO şoförünün olayda her hangi bir kusurunun olmadığı, hatta soğukkanlı davranarak muhtemel can kayıplarını önlediği, Kazım Karabekir Mahallesi son durağında ve bir yayanın ölümüyle neticelenen kazanın geri manevra esnasında ve şoförün görüş alanı dışında meydana geldiği, Kavacık da meydana gelen ve otobüsün yanması ile 4 kişinin ölümüyle neticelenen kazanın da sebebi araştırılmaktadır. Beşiktaş ve Kabataş da meydana gelen kazanın nedenleri de halen incelenmektedir.
Kaza herkesi üzer ve rahatsız eder. Ancak nedenleri tespit edilmeden bir camianın hedef alınması ve peşinen şoförlerin kusurlu ilan edilmesi en başta ÖHO işletmecilerini ve şoförleri daha fazla üzer ve baskı altına alır. Bu itibarla üzüntümüzü ifade ederken sorumluluklarımızı unutmamalı ve beyanatlar da şoförlerin daha fazla baskı altında kalmaması için çok dikkatli bir dil kullanmalıyız.
Hayatımızın bu kadar içinde olan kent içi toplu ulaşım faaliyetini sadece kazalarla mı hatırlayacağız? Çok geniş bir alan da ve kentin ana damarlarında gün boyu akan, her kentlinin bir şekilde temas ettiği, çok yoğun insan ilişkisinin bulunduğu, insanların sağlığını ve psikolojisini etkileyen, kentin olmazsa olmazı bir faaliyetten bahsediyoruz. Kentin hareket kaynağı olan bu sektör, insanların hayatını direkt etkilemektedir. Toplu ulaşım kentin temel dinamiklerindendir. Dolayısıyla bu sektörü sadece yolcu taşıma faaliyeti olarak görmemeli, faaliyetin bir kamu hizmeti olduğunu ve kent ile kentte yaşayan insanlar üzerinde sosyal, psikolojik, ekonomik ve çevre etkileri bulunduğunu gözden kaçırmamalıyız. Yetkili kişiler olarak kamuoyu nezdindeki konuşmalarımızla farkında olmadan insanları kent içi toplu taşımayı kullandırmadan caydırabiliriz. Hedef sektör değil hatalar olmalıdır.
İçinde bulunduğumuz mevsim itibariyle hava sıcaklığı ve nem oranı yüksektir. Ayrıca inişli ve çıkışlı bir grafik izleyen hava sıcaklığı ve nem oranı, insan metabolizmasını etkileyerek, dikkat dağınıklığına, hareket kısıtlılığına ve yorgunluğa neden olmaktadır. Dolayısıyla da insanlar bu dönemler de daha dalgın, yorgunluk nedeniyle hareket kabiliyetleri ve refleksleri daha sınırlı, daha öfkeli olabilmektedirler. Özellikle bu durum yaşlı insanlarda daha fazla etkili olmaktadır. Kazalar değerlendirilirken bu husus da göz önüne bulundurulmalıdır.
Sıcak hava insanların dışında araçları da olumsuz etkilemekte, motor her zamankinden daha fazla ısınmakta, asfalt sıcaklığı lastiklerin ve diğer aksamın da daha fazla ısınmasına neden olmakta dolayısıyla da yangın riskini artırmaktadır.
Mevsim şartlarının getirdiği bu durum, hem taşımacıların araçlarını her zamankinden daha titiz ve daha sık aralıklarla kontrol ettirmesini, bakım ve temizliğini daha iyi yaptırmasını, hem de şoförlerin seyir halinde duraklarda yolcu indirip bindirirken, yayaların hata yapabileceğini göz önünde bulundurarak çevre güvenliğine daha çok dikkat etmesini ve yolcularımıza karşı her zamankinden daha fazla sabırlı, hoş görülü, toleranslı ve yardımcı olmasını gerektirmektedir.
İstanbul da şoför olarak aracınızı trafikte çok dikkatli ve itinalı kullanmanız çoğu kez kazayı önlemek için yeterli olamamaktadır. Mutlaka sağınızdan, solunuzdan geçen araçları, yayaları, yolcuları da kontrol etmeniz gerekmektedir. Bu durum ise çok aşırı dikkatli davranmayı zorunlu hale getirmektedir. Problemler içinde boğuşan ve belirli bir eğitim seviyesine sahip insanların bu çok zor şartların altından kalkması güçleşmektedir. Bu nedenle kent içi toplu ulaşımda görev yapan şoförlere her yıl ve gerektiği süre kadar “Güvenli, İleri ve Ekonomik Sürüş Teknikleri Eğitimi”, stresle başa çıkma, simülasyon ve iletişim eğitimleri mutlaka verilmeli, teknik bilgileri yeni model araçlara ve gelişen şartlara göre geliştirilmelidir. Bu insanlar her gün 8 saatten fazla İstanbul gibi bir kentte, çok zor şartlarda çok zor bir işi yapıyorlar. Aşırı derecede fiziki ve zihni, yorgunluk, yıpranma söz konusudur. Dolayısıyla da yıl içinde mutlaka moral ve motivasyon programları uygulanmalı ve fiziki ve zihni rehabilitasyona tabi tutulmalıdır.
ÖHO taşımacıları olarak geçim kaynağımız olan araçlarımızda bulunması gereken evraklarımız tam olmalı, sigortalarımız süresinde yenilenmiş olmalı, İETT ve TÜVTÜRK muayeneleri, rutin bakımlar zamanında yaptırılmalıdır. Duraklarda özellikle yaşlı insanların iniş ve binişlerinde daha sabırlı ve dikkatli olmalı, Boğaz Köprüsündeki intihar vakasını aklımızdan hiç çıkarmadan ve bazı yolcuların aceleci davranacağını öngörerek kapılarımızı seyir halinde hep kapalı tutmalı, durağa tam yanaşmadan da açmamalıyız. Lastiklerimizi ve motor kısmını her seferde kontrol etmeliyiz.
Hem kendimizin, hem de bize emanet olan yolcularımızın can güvenliği açısından emniyet kemerini mutlaka takmalıyız. Standart yakıtın dışında aracımıza zarar veren ve yangın riskini artırdığı iddia edilen yakıt kullanmaktan mutlaka kaçınmalıyız. Araçlarımızın rutin bakım ve kontrollerini zamanında ve ehliyetli kişilere yaptırmak hayati önem arz emektedir. Rutin bakım sürdürülebilir işletmecilik ve gelir kaybının oluşmaması içinde gereklidir.
Unutmayalım, candan daha değerli bir şey yoktur. Muhtemel kazaları önlemek için, aracımızda bizim dikkatli olmamız yetmeyebilir. Aynı trafik içinde olduğumuz yaya ve araç sürücülerinin de hata yapabileceğini daima aklımızda tutarak ve özellikle seyir halinde, peron içinde manevra yaparken aynaları çok iyi takip etmeliyiz. Dikkatimizin dağılmaması için, mecbur kalmadıkça seyir halinde telefonlara cevap vermemeli, kulaklık kullanmamalıyız.
Hiç şüphesiz meydana gelen kazalar hepimizi üzdüğü gibi sektörümüz aleyhinde olumsuz imaja, güven kaybına ve ön yargılara da neden olmaktadır. Toplu yolcu taşımamız nedeniyle Özel Halk Otobüslerinin karıştığı kazaların ön plana çıkarılması ve kamuoyunun dikkatini çekmesi normaldir. Elbette kaza olabilir. Ancak tedbirsizlik, dikkatsizlik ve duyarsızlık neticesinde oluşan kazaları izah etmek mümkün olamamaktadır.
Yaptığımız işin bir kamu görevi olduğu bilinci ve sorumluluğuyla, işimizi daha fazla itinayla ve çok daha fazla dikkat ve hassasiyetle yapmamız gerekmektedir. Bu konuda hepimizin ortak sorumluluklarımız vardır. Kazasız, belasız, hayırlı çalışmalar dilerken “bir musibet bin nasihatten evladır” sözünü hatırlatarak ilgili ve yetkili herkesi sektörün genel sorunlarını konuşmaya davet ediyorum.
İSMAİL YOLCU
Özulaş AŞ. Genel Müdürü
İsm
Etiketler : özulaş , ismail yolcu